9 Mayıs 2010 Pazar

Mustafa Mutlu'nun ilk romanı



Yıllardır ekonomiden siyasete sayısız haberini ve yorumunu okuduğumuz Mustafa Mutlu’nun ilk romanı duruyor önümde. Bir çırpıda okuduğum, hâlâ etkisinden kurtulamadığım romanı...


Meğer, Mustafa uzun zamandır böyle bir kitap yazmayı düşünüyormuş da, “Kitap dünyasına saygısızlık etmekten çekindiği” için “hazır olacağı zamanı” bekliyormuş. Gazetedeki dünkü yazısından öğrendik bu gerçeği...

Zamanı gelmiş ve Mustafa Mutlu, “Rica Etsem Saçımı Okşar mısınız?” romanını yazmış.

Dünkü yazısında şöyle diyordu Mustafa: “İçeriği konusunda bir şey söylemeyeceğim, sürpriz olsun! Sadece bilmenizde yarar var ki, her zaman yaptığım gibi sizi yazdım. Bakın bakalım; becerebilmiş miyim?”

Bu soruya romanı okumuş bir okur olarak cevap verme hakkını kendimde görüyorum: Evet, becerebilmişsin Mustafa! Hem de çok iyi... Bizi yazmışsın, beni, onu, onları yazmışsın, insanları yazmışsın.

Zülfü Livaneli’nin sözleriyle “Kalabalıklar arasında kaybolanları, kendi değerlerine tutunarak yaşamaya çalışanları, sessizce direnenleri yazmışsın. Yürekleri büyük insanları... Yedi günaha, iffetsizliğe, tamaha, öfkeye, acımasızlığa, kıskançlığa, gurura, doymazlığa, her şeye rağmen elveda diyecek gücü olanları” yazmışsın.

“Yalnız...

Soğuk...

Sevgisiz...

İlişkisiz...

Ve namuslu bir dünya”dan

“Hayatın ipi”ne kadar her şeyi yazmışsın.

“İçeriği konusunda bir şey söylemeyeceğim, sürpriz olsun” diyorsun, haklısın. Ben de öyle yapacağım. İçeriği konusunda bir şey söylemeyeceğim. Ama, bir bilsen; içeriği, içiçeliği, kurgusu ve su gibi akan üslubuyla birbirinden güzel öykülerden birini, örneğin “Pırlanta”yı burada ve şu anda anlatmamak için kendimi o kadar zor tutuyorum ki...

Kitabın sunuşunda Mustafa Mutlu için şöyle bir ifade kullanılmış: “Gazeteci Ferda Volkan Mutlu’yla evli ve yirmi iki yaşındaki Ege’nin babası... Sürekli basın kartı sahibi olan Mustafa Mutlu, 28 yıldır gazetecilik dışında bir iş yapmadı.”

Hayır, gazetecilik dışında bir iş daha yapmışsın. 28 yıldır “duygu” biriktirmişsin.

Eline sağlık Mustafa.

“Bu benim yayınlanmış ilk romanım” diyorsun. Bu ifadeyi, biz okurların “Demek ki, diğerleri de gelecek” sözü olarak algılıyoruz.


+++++


Cumhuriyet’in 86’ncı yılı

Cumhuriyet gazetesi Cuma günü 86’ncı kuruluş yıldönümünü kutladı. Gururla izlediğimiz kutlama törenlerinde 64’üncü Yunus Nadi Ödülleri de sahiplerini buldu. Türkiye’nin en saygın ödüllerinden biri olan Yunus Nadi ödüllerini kazananları kutluyorum. Cumhuriyet gazetesini de...

Her gazete için kuruluşu da kuruluş yıldönümleri de çok anlamlı ve çok önemlidir. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşunun bir başka anlamı daha var. Cumhuriyet gazetesinin kuruluşu, Cumhuriyet’in kuruluşuyla özdeştir. Cumhuriyetin ilkeleriyle içiçe, aydınlanmanın ışığıyla parlaktır.

Cumhuriyet, Atatürk’ün isteğiyle kurulan ve o gün bugündür, varlık nedeninin bilincinde, varlığını sürdüren en büyük, en köklü gazete. Cumhuriyet’e nice 86 yıllar diliyorum.

0 yorum: