27 Mayıs 2010 Perşembe

27 MAYIS

50 yıl önce o gün
Milliyet yazarı Can Dündar, 1960 darbesinin 50'nci yılında darbenin hemen sonrasındaki tabloyu Amerikan Life dergisinin fotoğraflarıyla köşesine taşıdı.

1991’de TRT için “Demirkırat” belgeselini hazırlarken hem Türkiye’de hem yurtdışında pek çok arşivi taramıştık. Ama bugün bu sayfada gördüğünüz fotoğraflara ulaşamamıştık.
Amerikan Life dergisinin arşivi yeni açıldı ve içinden gerçekten hazine değerinde fotoğraflar çıktı.
Life’ın foto muhabiri James Burke, askeri müdahaleden hemen sonra Ankara’ya gelmiş ve 1-2 Haziran günlerinde bu fotoğrafları çekmişti. 27 Mayıs'tan çok özel kareler

Foto galeri için tıklayın

Hareketin başına getirilen Org. Cemal Gürsel’in makam odasına girmiş, onu Kurucu Meclis için davet edilen profesörlerle toplantıdayken, makamında yemek yerken, arka taraftaki dinlenme odasında yatağının başucundayken ve penceresinden kapı önünde bekleyen yurttaşları selamlarken görüntülemişti.

Gürsel’i beklerken, Başbakanlık koridorlarında tarihe kaydolacak görüntüler kaydetmiş; ihtilalin Albay Alpaslan Türkeş başta olmak üzere, genç subaylardan oluşan önder kadrosunu, elde silah makam nöbeti tutan silahlı askerlerin korumasında fotoğraflamıştı. Sonra İsmet İnönü’yü ziyaret etmiş, Paşa’yı da Mebusevleri’ndeki evinin önünde bekleyen vatandaşlara el öptürürken çekmişti.

Bayram yeri gibi

Ama asıl ilginç görüntüler dışardaydı.
27 Mayıs’ın üzerinden 3 gün geçtiği halde “ihtilal coşkusu” hâlâ sokaklardaydı. Ortalık bayram yeri gibiydi.
Burke, tankların, kamyonların üzerinde elde bayraklar, çiçekler ve Atatürk fotoğraflarıyla sevinç gösterisi yapanları görüntüledi. Nerede bir üniformalı subay görseler omza alıp tezahürata başlıyorlardı. Sevinç pozu verenlerin ellerinde 30 Mayıs 1960 tarihinde çıkan Akis dergisi vardı.
Kapakta “Sabık Başbakan” Menderes, üzerine bir çarpı atılmış halde görünüyordu. Coşku o kadar büyüktü ki, radyolardan “Artık tezahürat durmalı” diye anons yapılıyordu.

Fotoğrafı çekilmeyenler

Fotoğraflarda bu coşku açıkça görünüyor. Görünmeyen, yenilenlerin yüzü...
Çünkü onlar, ya askeri nezarette ya da evlerinde, endişeyle başlarına geleceği bekliyorlar.
O yüzden bu fotoğrafların, toplumun bütününün ruh halini temsil ettiğini söylemek haksızlık olur.
Öte yandan, başta Orgeneral Cemal Gürsel olmak üzere, darbenin önder kadrosunun yüzlerinde de endişe okunuyor.
Çoğu (daha sonra anılarında anlatacakları gibi) hazırlıksız devraldıkları devleti nasıl yöneteceklerini düşünüyorlar.

Madalyonun iki yüzü

27 Mayıs 1960 gününün öyküsünü hem devirenlerden, hem devrilenlerden dinlemiştim. Sevinenler, günlerce sokaklara yayılan, yıllarca yüreklerde yaşayan bir devrim coşkusundan söz ediyorlardı.
Üzülenler ise, 27 Mayıs’ı “Türkiye’de demokrasinin ilk darbeyi yediği sabah” diye anımsıyorlardı.
İkisinin de kendine göre haklı oldukları taraflar vardı. Ama...
Sokaklara taşan coşkuyu anlamak için önce Menderes yönetiminin 1950’lerin sonuna doğru nasıl despotlaştığını hatırlamak gerekiyordu.
O günkü coşkunun neden daha sonra söndüğünü anlamak için de 27 Mayıs yönetiminin nasıl kontrolü elden kaçırıp Menderes ve 2 bakanının idamına onay vererek tarihsel bir faciaya imza attıklarını bilmek gerekiyordu.
Bugün, 27 Mayıs’tan 50 yıl sonra, madalyonun bu iki yanını da görmeyen her yorum, eksik gibi geliyor bana..




0 yorum: