27 Mayıs 2010 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL

Oldu olacak hip hop filan yapın bari...
Hadise, “İstiklal Marşı” okuyayım derken, “İstiklal Şarkısı” okudu.
*
Çarşı karıştı, tartışan tartışana...
*
Yıldırım Akbulut gazinoya gitmiş, “Efendim, beğendiğiniz parça varsa, okusunlar” denmiş, Akbulut, “Sabile’yi çok severim” demiş... Herkes birbirinin yüzüne bakmış şaşkınlıkla, “Efendim, o bahsettiğiniz şarkıyı bilemedik” demişler... Akbulut da “Nasıl bilmezsiniz yahu” diye sinirlenmiş, “Eller ayır sabile, yollar ayır sabile, yıllar ayır sabile!”
*
İstiklal Marşı’nın dramı budur.
*
Sözle müzik birbirine oturmaz.
*
Ben kendi payıma, ilkokul dörde gelene kadar “lardaaa yüzeen alsancaakk” bölümündeki “larda”nın ne olduğunu kavrayamamıştım... “Tüteeen en son ocak obe!” var bi de... Allahım yarabbim “obe” ne? Sınıf arkadaşlarımla birlikte Japonca öğrenir gibi bakıyor, rahmetli öğretmenim de, “obe”nin aslında “o benim”in “obe”si olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
*
Çünkü...


Güftesi 1921 senesinde, bestesi 1924 senesinde kabul edildi. Yani, 3 sene önce yazılan sözlere, 3 sene sonra müzikal gömlek dikildi. Marştan çok, acemaşiran makamında, bildiğin alaturka şarkı gibiydi. Haliyle, cuk oturmadı, pot yaptı... 6 sene vaziyet idare edildi. Baktılar ki olmadı, 1930 senesinde bestesi değiştirildi, bu hali kabul edildi. Anca bu kadar oldu.
*
Zaten o nedenle, çık sokağa, sor, en az 40 milyon kişi “korkmaz sönmez” der... Halbuki, “korkmaz” diye bir kelime yoktur İstiklal Marşımızda.
*
Türk halkı, sadedir.
Marşımız, çetrefillidir.
Oturmaması ondan.
*
İyi bir şey yapayım derken “kuş kondurma” merakımız olduğu için, ses aralığı yüksek tutulmuştur... Söylerken, Adapazarı’ndan şak diye Erzurum’a, şak diye İzmir’e geçmen gerekir ki, konservatuvar öğrencileri için bile boru değildir.
*
Sadelikten uzak olduğu için, söz başka telden çalar, müzik başka telden söyler.
*
Netice itibariyle...


Bunu öğrenene kadar göbeğimiz çatladı, Amerikan özentisiyle ekstra kuş kondurup Hadise çıkarmanın âlemi yoktur... Gözünüzü seveyim, dokunmayın kardeşim.





0 yorum: